KARAPAPAKLARIN GÜRCİSTAN'DAN OSMANLI'YA “KAÇAKAÇ” GÖÇLERİ

  KARAPAPAKLARIN GÜRCİSTAN'DAN OSMANLI'YA “KAÇAKAÇ” GÖÇLERİ  Prof. Dr. Şureddin MEMMEDLİArdahan Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü,

Doç. Dr. Gülnara GOCA MEMMEDOVAArdahan Üniversitesi Kafkas Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Ø.

 GİRİŞ       Türkgözü sınır kapısından geçerek, Ardahan'a, Kars'a ilk geldiğimizde iki olgu bizi çok sevindirdi ve gururlandırdı. Bunlardan birincisi, Kars şehir merkezinde ünlü Âşık Şenlik Baba'nın büs­tünü görmemiz, ikincisi, Kafkas Üniversitesi yolunda Mihrali Bey İlköğre­tim Okulunu görmemiz oldu. Bunlardan birincisi Gürcistan Türkleri­nin halk edebiyatının âşıklık geleneğinin kudretli temsilcisi, ikin­cisi ise Gürcistan Türklerinin kahramanlık timsalidir. “Can sağ iken yurt vermerik düşmana” deyimi Borçalı'da da diller ezberi olan Âşık Şenlik'in babası Kadir Kişi (Bey) 1840’lı yıllarda bizim ata yurdu­muz olan Borçalı'dan Çıldır'a göç etmiştir. Kendisi âşıklık geleneğini Borçalı'da kâmilleştirip devam ettirenlerdendir. Mihrali Bey ise bizim ata yurdumuz olan Gürcistan'a bağlı Darbaz köyündendir,  93 Harbinde (1877–1878 Osmanlı-Rus Harbi) “Türk Türk'e silah kaldırmaz” diyerek, Rus Or­dusu’nun kendilerine katılması doğrultusundaki teklifini reddederek, Osmanlı Ordusunun hizmetine girmiştir.  Bu savaşta Borçalılardan oluştur­duğu altı bölüklü bir alay ile Hamidiye Sü­vari Alayları safında savaşa katılmıştır. Mihrali Bey bu alayı ile Kars ve çevresinde cereyan eden savaşta Ruslara karşı büyük kahramanlıklar göstermiştir.

 1. GÜRCİSTAN'DA KADİM BİR TÜRK KOLU       Günümüzde dahi Gürcistan'a bağlı Borçalı ve Aşağı-Kartli yörelerinde meskûn 500 binden fazla olan Gürcistan Türk top­lumu – “atılgan, hırslı, olaylar karşısında son derece duygusal ve saf bir karaktere sahip” [26; 6] bu Türkler, Oğuz boylarına mensupturlar ve yöresel olarak Türk, Tere­keme veya Karapapak Türkleri olarak adlandırılmaktadırlar [4].  Önemli bir kısmı bugün Orta-Kür nehrinin sağında eski Gogaren ülkesinin doğu kısmında, kendi adlarıyla Borçalı tesmiye olunan (Tiflis-Revan arasın­daki) yörede Borçalılar adıyla yaşamlarını sürdürmektedirler [10]. Bu Türkler “en saf, en temiz, en katkısız Türklüğü” yaşatan, “di­liyle, diniyle, yüreğiyle Türk oğlu Türk olan Karapapaklar” [27], Türk dünyasının ayrılmaz ve önemli bir parçasıdırlar. Borçalı diyarı Türk yurtları olan Azerbaycan ve Türkiye arasında birleştirici bir köprü vazifesi görmekte­dir. Borçalı'nın Başgeçit kasabası Borçalı’dan gelip Türkiye'ye giden yolun baş geçididir [24].       Güney Kafkas'ın güneybatısına doğru uzanan yol gibi, sırf Türk arazisi boyunca uzanan “dehliz” gibi özel strate­jik, ticari ve ekonomik öneme sahip eski Borçalı diyarında Ağcagala, Goçulugala, Muhrangala civarla­rında ve Borçalı-Debed, Kür (Kura), Hıram, Yor nehirleri akarınca Türk boyları çek eski dönemlerden beri yaşamaktadırlar. Milattan önce 330 yıllarında Makedonyalı İskender Gürcistan taraflarında yaptığı askeri hareketlerinde ilk önce Kür nehri boyunca ve onun kolları üzerinde sıralı bir şekilde bulunan dört kale ve etrafında bulunan Buntürkler'e rastlamış­tır. Bura­daki “Bun” kelimesinin asıl anlamının “yerli” olduğunu ünlü bilim adamı Nikolay Marr belirtmektedir. Bu açıklamayı bölgeye ilişkin bilimsel çalışmalarıyla tanınan M. Fahrettin Kırzıoğlu da desteklemiştir [11]. Bu hususta Gürcüce “Moktsevai Kartlisa” (Kartli Dönüşü) salname­sinde de bilgi­ler vardır. Başka bir Gürcü kaynağı olan, Leonti Mroveli Kro­niği'ndeki: “İskender Kür kıyıla­rında Buntürkleri ve Kıpçak­ları gördü, Serkin'de oturan Buntürkler şaha hakaret yaptılar... [12] - kaydını düşmek suretiyle Türk unsurun bu bölgedeki tarihini 2340 yıl geriye götürmektedir.  2. KAHRAMANLIKLARLA DOLU GÖÇ HİKAYESİ       Tarihi bilgilere göre, Gürcistan Türklerinin ana nüfus unsuru olan Karapapak taifeleri, tarihsel süreç içerisinde Türkiye topraklarına göç etmişlerdir.  Daha XI. yüzyıldaki ünlü düşünür­, şair ve bilginlerden olan Hubeyş Tiflisi, Fahrettin Tiflisi ve Şemsettin Tiflisi’nin Tiflis'­ten göç ederek Selçukluların Anadolu'daki bilim ve edebiyat merkezleri olan Konya ve Sivas'a göç edip yerleşmeleri Ortaçağda Gürcistan'dan Anado­lu'ya yapılan göçlere bir örnek teşkil etmektedir.       Tarih kaynaklarından anlaşıldığına göre, 8. yüzyılda Moğollar, Borçalı bölgesindeki Türkmen-Terekeme nüfusunu Irak'a, İran'a, Türkiye'ye sürmüş­lerdir. Moğollar döneminde sürgün edilen Türkmen-Terekeme ahaliyi, 15. yüzyılda Karakoyunlular eski vatanları olan Borçalı yöresine tek­rar geri getirtmişlerdir [12].       Bölgede Osmanlı Türklerinin hâkimiyetleri, 16. yüzyıldan başlayarak 19. yüzyıla kadar belirli aralıklarla devam etmiştir. 1549’da Ah­met Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu bölgede ilk olarak Borçalı Ağcakale’sini ele geçirmiştir. 1578'de Serdar Lala Mustafa Paşa komutasın­daki Osmanlı ordusu, Tif­lis, Şemşölde ve Dumanıs bölgelerini hâkimiyeti altına almıştır. 1584'te Serdar Ferhat Paşa Loru Kalesini ele geçirmiş, Borçalı, 1590'da İstanbul Anlaşmasıyla Osmanlı hâkimiyetinde kalmıştır. 1723'te Borçalı yöresini de kapsayan Tiflis vilayeti­nin merkezi olan Tiflis Kalesinin anahtarı Erzurum paşasına teslim edilmişti, 1734'de Osmanlı serdarı Abdullah Paşa'­nın ordusu Gürcistan'daki Loru kalesi önlerine gelmiştir.       Borçalı için Osmanlı-Safili çatışmasında Borçalılar büyük felaketlere uğramışlardı. İki devlet arasındaki savaşlarda yıkım ve felaketten kurtul­mak isteyen Borçalı Türkleri can havliyle “kaçakaç” göçleri yapmışlar­dır. Örneğin, 16. yüzyılda Gürcistan Mepeliği (Prensliği-Valiliği), İran Şahı Tahmasp'la Terekeme akınla­rını önlemek için anlaşmıştır. Bu antlaş­maya göre; Gürcistan, İran'a her yıl 18 bin tümen vergi verecek, buna karşılık İran Şahı, sa­vaşçılıkları ile ünlü olan Kazah Terekemelerini bulundukları bölgeden uzaklaştıracaktı.       1555'de Amasya Anlaşmasıyla Borçalı yöresi Safililere bırakılınca, İslam­'ın Sünni mezhebinde bulunan ve mezheplerini değiştirmemekte ısrar eden Gürcistan'daki Sünni Türkmen taifeleri ilerde Osmanlı'yla işbir­liği yapma ihtimaline karşı sürgüne tabi tutmuştur [12].       1603–1607 yılları arasında Safililerin yaptığı askeri hareketler netice­sinde, Derbent'ten Hamedan'a, Borçalı da dâhil Hazar deni­zin­den Kars'a kadar olan topraklar Osmanlıların elinden alınınca [25], Borçalı'daki ahali yeni felaketlerle karşı karşıya kaldı. Osmanlı Tarihi’nin önemli kaynak­larından olan Mustafa Naima Efendi’nin Ta­rihi’nde: Şah Abbas Kızılbaş ordusuyla Revan Hanı Amirgüne Hanı (Emir Güne Han veya Sarı Aslan) Borçalı Ağca­ka­le'sine gönderdi, Ağcakale'yi aldıktan sonra yerli sakinlerin birçoğunu İs­fahan'a sürgün etti [17]. Bu konuda Safili Şahı, Borçalı ahalisine bir Ferman vererek, Osman­lı'ya gitmek isteyen halktan, ailesi ve hayvanları ile göçmesine izin verilmiştir. Şah Abbas, bu dö­nemde gitmek istemeyen Sünni ahaliden binlercesini Osmanlı­ devleti taraftarlığıyla suçlamış, Gence, Karabağ, Şirvan ve Şiraz bölgelerine zorunlu göçe tabi tutmuştur.       18. yüzyılda Osmanlı-İran arasındaki olaylara şahit olan Gürcü tarih yazarı Papuna Orbeliani, 1723–1735 yılları arasında Gür­ci­stan'ın Os­manlı ülkesine dâhil olduğunu kaydetmektedir [18]. Gürcistan'da 1735’te Osmanlı hâkimiyeti sona erdikten sonra tekrar İran (Kızılbaş) hâkimiyeti başladığında İran şahı Nadir Şah, Borçalı yöresinden Osmanlı meyillisi olduğundan şüphelendiği binlerce kişiyi zorunlu göçe tabi tutmuştur [12]. İran şahının 1749 yılında Borçalı'nın Kartli-Kahet valiliğine bağlandığı doğrultusunda fermanından sonra Borçalı'da huzursuzluklar ortaya çıkmış­tır. O yıllara ait kaynak­larda: “Borçalı'da çıkan huzursuzluklar neticesinde, Bozçalı, Teke, Kösalar, Gamerli, Ulaşlı, Gacar, Garahacılı, Erebli yörelerinden bir hayli insan Osmanlı hâkimiyetindeki topraklara göç etmiştir. Bu göç edenler Türkiye'nin güney bölgesine yerleşmiştir. Bunun dışında, Püsyan, Garagarlı, Cinli, Demirçihasanlı, Saatlı, Ken­gerli gibi başka taifeler de Karabağ'a ve Revan hanlığına ait bölgeye göç et­mek zorunda kalmıştır” [12].       1773'de Gürcistan, Rusya hâkimiyetine geçince ve Rus kuvvetleri buraya gelince Borçalı bölgesinden yine bir göç dalgası başlamıştır.       Böylece bu bölgede meydana gelen Osmanlı-İran savaşları ve Rusların sebep olduğu olaylar neticesinde en çok zarara ve felakete uğrayan Borçalı ahalisi oluyordu. Çünkü Safililer bölgeye hâkim olunca Sünniler, Osmanlılar hâkim olunca Şiiler zor durumda kalıyordu.        Buna rağmen baskılar azalınca kendi yurtlarına bağlı olan ve sadakat gös­teren Gürcistan Türklerinin birçoğu tekrar memleketlerine dönerlerdi. Borçalıların vatanlarına bağlılığı fıkralara bile konu olmuştur. Şu fıkra ibret vericidir: “1750'li yıllarda Gürcistan valisi olan İrakli Han'a haber verirler ki, Borçalı'nın Yağlıca yöre­sindeki tüm Müslü­man­lar altın, gü­müş ve hayvan gibi neleri varsa hepsini alıp Türki­ye'ye göç etmişlerdir. İrakli Han tepkisiz bir şekilde sorar: Yağlıca'yı da kendileriyle beraber götürmüşler mi?  Hayır cevabını alınca söyler: Me­rak etmeyin, onlar geri dönecekler, bu Yağlıca dağı onları geri çekecek” [12].        Osmanlı ülkesine Borçalı bölgesinden yapılan göçler (sürgün ve kovma şeklinde olanlar) daha çok XIX. yüzyıl boyunca ve 20. yüzyı­lın ilk çeyre­ğinde olmuştur.  Bu göçler:   

          Ø 1806–1812 Rus-Osmanlı Savaşı dönemi,     

        Ø 1828–1829 Rus-Osmanlı Savaşı dönemi,    

    

      Ø 1853–1856 Kırım Harbi dönemi,     

     

    Ø 1877–1878 Rus-Osmanlı Harbi dönemi,

              Ø 1904–1906 Borçalı'da Ermeni-Müslüman (Türk) çatışması dönemi,       

      

Ø 1918–1920 Güney Kafkas'ta Halk Cumhuriyetleri dönemi,  

            Ø 1921–1924 Gürcistan'ın Bolşevik Sovyetlerce istilası dönemi,             

Ø 1930–1931 Sovyetlerde kolektifleşme (kolhoz) dönemi.       Görüldüğü gibi, Gürcistan'dan Türklerin göçlerinin temel nedeni Kafkas bölgesinde meydana gelen Rusya-Kaçar (İran), Rusya-Osmanlı savaşları dönemlerinde olmuştur. Savaşların cereyan ettiği yerlerin ya içinde veya yakınında yer alan Borçalılar, bu savaşlarda gösterdikleri kahramanlık­larla yenilmez Türk gruplarından biri olduk­larını bu savaşlarda göstermişler­dir. Borçalı'da kaçaklık hareketinin ortaya çıkması ve yayıl­ması da kendilerine baskı kurmak isteyen ve yaşam hakkını çiğneyenlere karşı ortaya çıkmış bir harekettir. Bu mücadeleler esnasında bir kısım Gürcistan Türkleri, ata yurtlarını (dede-baba yurtlarını) terk etmek zo­runda kalmış ve Başkeçit üzerinden Ercivan dağlarını aşarak, “o yüz” dedikleri Osmanlı topraklarına geçmek zorunda kalmış­lardır.       Gürcistan Türklerinin Türkiye'ye göçlerinin tarihini ayrıntılı vermek gere­kirse:  3. ONDOKUZUNCU YÜZYILDA GÖÇLER       19. yüzyılın başlarından Rusların Güney Kafkas'ı işgal harekâtı başladı­ğında Borçalılar bu işgale bo­yun eğmedi­ler. Rus yönetimini kabul etmek istemediler. Rus esaretinde yaşamaktansa, gurbette aç kal­mak da olsa, hür olmayı tercih ettiler. Bu durum, o dönemde bir Rus generali­nin rapo­runda: “Gazahlılar, Borçalılar ve genellikle Türkler bize inanmıyorlar, açıkça bize karşı çıkıyorlar, Gence Hanı da on­lara katılı­yor” [20]. Yine o yıl­ları anlatan salname ve kaynaklarda bölge ahalisinin Rus hâkimiye­tinde yaşamak istemediği açıkça anlaşılmaktadır Bu kayıt­lar: “Evvelce Gazah ve Borçalı yöreleri Rusya devletin­den yüz çevirdiler ve o devle­tin boyunduruğuna girmek istemediler”, “Bu zaman Gazah ve Borçalı yö­releri Rusların itaatin­den çıkıp, onlardan yüz çevirmiştiler” [12] vb.       1810'da Türkiye'den ve Güney Azerbaycan'dan Hıristiyanları Kafkas bölgesine göç ettirmek üzere Ruslar tarafında bir komisyon kurulmuştur. Bu komisyonun çalışmaları neticesinde, Borçalı bölgesine Hıristiyan unsurlar olan Ermeniler ve Rumlar göç ettirilmiş, karşılığında Borçalı bölgesinden Osmanlı'ya Müslümanlar zorunlu göçe tabi tutulmuştur.       1813'te Rusya çarlığıyla İran Kaçar devleti (Türk kökenlidir) arasındaki savaş sonucunda Borçalı bölgesi Rusya'ya bırakılınca, buradaki Türk ahalinin önemli bir kısmı, Osmanlı idaresindeki Ahıska Paşalığına ait toprakla­ra, Hır­tız sancağında Kür nehrinin sol tarafındaki ovalık (aran) kısma, Niyal düzlüğünün Lebis, Van, Karzamet, Kondra, Taşlıkışla, Elence köylerine kaçmak zorunda kalmıştır. Lebis'teki İmirhasan/­Emirhasan topluluğu bu suretle meydana gelmişti. Ahıska Paşa­lığı, Borçalı'dan gelen sığınmacılara yerleşecekleri yer sağlıyordu. O yıllarda yayınlanmış Rusça “Tiflisskiye Vedomosti” / Tiflis Haberleri gazete­sinde: “Karapapaklar yahut başka adıyla Terekemeler, Borçalı ve Şemseddin yörelerinden çıkmış Türklerdir. 18 yüzyılının sonları ve 19 yüzyılının başlarında onlar kendi hayvan sürüleriyle (nahırlarıyla) bulun­dukları mıntıkalardan ayrılarak, bu paşalığın sınırlarına değin gelmişlerdir. Paşanın onlara gösterdiği yerlere yerleştiler.  Borçalı'dan göç eden Türkler, devlete vergi vermiyorlardı. Borçalı göçmenleri sadece sa­vaş döneminde bulundukları yerin paşasının çağrısına uyarak silahları ile birlikte paşanın ordusuna katılmaya hazır olmalıydılar” [6; 20].  Bunlar­dan bazıları Ahıska'dan Kars ve civarına göç etmiştir. Yine Borçalı ve çevresinden bugünkü İran'ın sınırları dâhilinde kalan Urmiye ve Sulduz'a göç eden­ler de olmuştur. Kaynaklara göre, Urmiye ve Sulduz tarafına göç edenlerin Borçalı ahalisini oluşturan, Saral, Terkaven, Şemseddinli, Çahırlı, Canehmedli, Gazah, Ulaşlı, Erebli taifeleridir [6; 19].       1828–1829 Rus-Türk Savaşı sonucunda imzalanan Edirne Anlaşma­sıyla (Eylül 1829), Borçalı, Ahıska, Ahılkelek yöreleri kesin olarak Rus hâki­miye­tine ge­çince, yine göç hareketi olmuştur. Bu göç hareketine katı­lanların bir kısmı Çıldır ve Kars taraflarına gelerek yerleşmişlerdir. Bu gelenlerden bir kısmı Çıldır etrafında boş olan, Yıldırımtepe, Köçgüden, Göldalı, Meredis, Köğas köyle­rini yerleşerek şenlendirmişler­dir.       Bahse konu olan dönemde Gürcistan'daki Türk ahaliye Osmanlı ülkesine serbestçe göç edebilme olanağı verilmişti. Ruslar, bu suretle Borçalı'nın verimli yerlerin­den Türkleri kaçırtarak, yerlerine Ermeni, Gürcü­, Rus, Alman gibi farklı etnik unsura mensup Hıristiyan unsurları getirterek yerleştirmişlerdir.       Edirne Antlaşmasıyla yurtlarının Ruslara bırakıldığını öğrenen, Gürcistan Türklerinin bir kısmı belirlenen yeni sınırın Osmanlı tarafında kalan mıntıka­larına,  Borçalıların diliyle, “o yüz” (o taraf) dedikleri Çıldır'a, Çıldır'dan da Kars'a, Kağızman'a ve başka yörelere giderek yerleşmişler­dir. 1828 yaz aylarında Ahıska'nın da Ruslar tarafından ele ge­çi­rilmesi üzerine orada yurt tutmuş olan Borçalılar da Çıldır, Arda­han, Kars yörele­rine göç ederek yeniden yerleşmişlerdir.       1830'da Kars ve çevresi Rus istilasından kurtulunca, Suşehri ile Ada­na'ya göç eden çoğunluğu Karapapak olan Kars göçmenlerinin büyük bir kısmı yerlerine dönmüştür. Çıldır sancağı arazisine daha önce yerleşen çak sa­yıda Ahıska-Ahılkelek göçmenleri de Kars ve Erzurum yörelerine göç etmişlerdir [4].       1853–1856 yılları arasında devam eden Rus-Türk savaşının etkisiyle Gürcistan'­dan Kars bölgesine yeni bir göç dalgası başlamıştır. Kırım muhare­besi zamanından yerleşip yaşa­yan Gürcistan kökenlilerin bir kısmı Ağrı (Karaköse), Sivas, To­kat, Amasya, Çorum gibi Anadolu vila­yetlerine göç etmişlerdir [20]. Kars'taki bazı Gürcistan kökenliler ise Karaköse'ye göç etmişlerdir.       1863 yılına ait bir Rus kaynağında: “Karapapaklar Türkiye'nin serhat bölgesinde oturan koçak (yiğit), mert, hürriyet sever halktır, hepsi iyi binicidir” [21] kaydı düşülmüştür.       1877–1878 yılları Rus-Türk savaşında Borçalı yöresinin Demircihasanlı, Gazah mıntıkalarındaki Türklerden 3 binden fazla aile (yaklaşık 15 bin kişi) kaçarak, Rusya'nın hâkimiyetine geçen Kars ve Çıldır yöresine ön­ceki dönemlerde gelerek yerleşen akrabalarının yanlarındaki boş olan köylere yerleşmişlerdir. Bu yeni yerleşenler Kars'ta 63 köy, 2301 ev, Ardahan'da 29 köy, 690 ev, Kağızman'da 7 köy, 95 ev kurmuşlardır. Kars yöresine Borçalı'dan göç eden 21.652 kişi kayde­dilmiştir. Tahmini olarak, göç edenler nüfus açısından Kars ve ona bağlı yerlerin genel nüfusunun %15'ine karşılık gelmekteydi. Gazeteci Konstantin Sadovski, Kars'taki göçmenler hakkında: “Bu Karapapaklar dostluk kurma ve sürdürme ko­nusunda çok samimi olup, konuksever ve neşeli bir yapıya sahiptirler” [23] - kaydını düşmüştür. Rus yazarı­n bu övgüleriyle Mehmet Arif Bey'in: “Karapapaklar gayet yiğit ve cesur bir kavimdir, pek iyi süvaridirler” sözleri uyuşmaktadır [4].       Tarih boyunca Borçalı'dan göçenler olduğu gibi, Osmanlı ülkesinden Borçalı'ya göçenler de olmuştur. Luka İsarlov (İsarlişvili), Borçalı'da o döneme ait tanık olduğu bu durumu anılarında şöyle yansıtmaktadır: “Yagub­lu, Ağbaba, İmirhasan, Gullar, Fahralı, Örmeşen ve başka köyler Osmanlı kökenlidirler” [12].       Osmanlı ve Rusya sınır hattında yerleşik olan Borçalılar savaş dönem­lerinde düşmanı ilk karşılayanlar ve ona ilk darbeyi indirenler olmuşlardı. Darvazlı Mihrali Bey, Arıklı Ali ağa, Memmedeli (Garaçoban), Gasımlı Semed Bey, Aslan Bey, Abdallı Kör İsmail, Gödekdağlı Hüseyin, başka önder konumundaki yiğitler ve emrindekiler Osmanlı-Rus savaşında Osmanlı'nın yanında eşsiz mertlik örnek­leri göstermişlerdir. Özellikle, o dönemde bölgedeki Türklerin gönlünde ve ağzında “İkinci Köroğlu”, “İkinci Battal Gazi” vasıflandırı­lan Mihrali Bey, Kars, Arda­han ve Anadolu'nun birçok şehrinde kahramanlık timsali olmuştur.       1877 senesi kışında Kars'ın Ruslar tarafından işgali sonrasında bu yöre­deki bir kısım Kafkas kökenliler Kars'ta kala­ma­yıp, Anadolu'nun içlerine doğru çekilmişlerdir. Onlardan bir kısmı, Ağrı ilinin Taşlıçay, Hamur, Eleşkirt, Tutak, Muş ilinin Bulanık ve Malaz­girt ilçelerine göç etmişler­dir. Kars'ta geriye kalan Borçalı asıllıların diğer bir kısmı ise Sivas, Tokat, Zile'ye göç ederek buralarda köyler kurmuşlardır. Mihrali Beye bağlı olanlar ise Sivas’ın Acıyurt mıntıkasını kendilerine yurt edinmişlerdir.       1878'de Osmanlı devletinin Kafkas cephesi baş kumandanı Gazi Ahmet Muhtar Paşa, İstanbul'a çağırılırken Mihrali Bey de Rus sınır hattında durmak istemez, bundan dolayı Mihrali Bey kafilesiyle Sivas tara­fına göç etmiştir. Mihrali Bey öncülüğündeki göçmen kafilesi Sivas’ın Ulaş bucağına sınır olan şimdiki Acıyurt köyüne gelirler. Daha önce bu­raya gelmiş olan Gürcistan kökenli Türkler, yeni gelen soydaşlarına bu­rada yerleşecek yer gösterirler. Mihrali Bey Acıyurd'u mes­ken tutar [9]. Mihrali Bey, Hamidiye Süvari Alaylarından birisini – Sivas'a Gürci­stan'dan gelenlerin oluşturduğu özel Karapapak alayını kurmuştur.       1879'da İstanbul'da yapılan anlaşmayla, Osmanlı sınırları dâhiline göç etmek isteyen Kars, Ardahan, Batum yöresindeki Türk ve Müslümanlar üç yıl içinde emlaklerini satarak ayrı­labile­ceklerdi, ayrılmayanlar, yani yerinde kalanlar Rus tebaası sayılacaktı. Yöre halkının önemli bir kısmı Anadolu içlerine göç etmeyi tercih etmiştir. Doğu'dan Anadolu içlerine yapılan bu göç dalgasına halk arasında 93 muhacereti denilmekte­dir [4].       1882 yılına ait nüfus sayımı sonuçlarına göre, o dönemde Rusya yöneti­minde bulunan Kars Gubernyası'nda (eyaletinde) toplam 160 bin kişi yaşamaktadır. Bu nüfusun tahminen 21.653'ü, yani yaklaşık yüzde 15'i Gürcistan kökenlilerden oluşmaktaydı. Ayrıca, Kars Gubernyası'na bağlı Şüregel Okrugu'nda (ilçesinde) 10.684, Zeruşad'da (Arpaçay) 6.489, Çıl­dır'da 5.220, Tahta'da 302, Ardahan'da 248 nüfus Karapapaklardan oluşmak­taydı [23]. Kars Vilayetinde, Gürcistan asıllıların nüfusu 1893'de 28.366, 1897’de ise 29.897’e yükselmiştir.       O dönemde Kars ve yöresinde yaşayan Karapapak Türklerinin sosyal-ekonomik durumu hakkında Rusça “Tif­lis-Kars-Revan Demiryolu Böl­gesi İktisadi ve Ticari Açıdan” adlı kitapta önemli bilgiler vardır [22].  4. ONDOKUZUNCU YÜZYILIN İLK ÇEYREĞİNDE GÖÇLER       1904'te Borçalı yöresinden 90–100 hanelik bir grup yerleşmek için Os­manlı devleti'ne müracaat etmiştir. Bunların müracaatları kabul edilerek, bir kısmı Ağrı, Tutak ve Eleşkirt'e, diğerleri Adana'ya göç ettiler [25; 28].       1910 yılına ait Rus istatistiğinde, Gürcistan kökenli Türklerin Kars ve yöresindeki sayısı 39 bin kişi olarak tespit edilmiştir. 1914 yılında Malazgirt­'te yerleşmiş olan Kafkas kökenlilerin bir kısmı Sivas'a göç ederek, Tutmaç, Büyükköy ve Kurdoğlu köylerine yerleşmiştir. Ayrıca, Sivas'ın Yıl­dızeli ilçesinde yirmi, Ulaş ve Kangal ilçelerinde yirmiden fazla Gürcistan asıllılarla meskûn köyler kurulmuştur.       Birinci Dünya Savaşı ve takip eden yıllarda Karapapak Türkleri yurtlarını ve köylerini Ermeni katliamlarından büyük oranda korumuş­lardır. Ermenile­rin, Erzincan, Erzurum ve yol üzerinde bulunan köy ve kasaba­larda yaptıkları katliam ve zulümlerini Kars'ın Karapapaklarla meskûn köylerinin bulunduğu, Arpaçay, Çıldır ve Ardahan'da yapamamışlardır. (Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın “Sergüzeşt-i Hayatımın Cild-i Sanisi” kitabın­dan) [4].        1918 yılı Mayıs ayında Borçalı yöresi, yeni bağımsızlıklarını ilan eden Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan'ın iddiasında bulunduğu tartışmalı ara­zi konumuna geldi. Gürcistan'ın Borçalı kazasına bağlı Gümrü, Celaloğlu ve Kölagiren yöreleri bu tartışmaların devam ettiği dönemde Türk ordusunun kontrolünde bulunuyordu [12]. 1918'de Gürcistan'daki tüm Müslü­manlar adına Borçalı kadıları olan Allahyarzade Yusuf Efendi, Şeyh Muhammed Ali, Borçalı Hayriye Cemiyeti Başkanı Halilzade Kur­ban Ali Efendi böyle bir başvuruda bulunmuşlardı: “Bu topra­ğın sahip­leri biziz, sayıca çoğunluğu biz oluştururuz, burada hâkim halk olmak için her türlü hakka sahibiz. Bunun için de Osmanlı Padişahına ve Sadraza­mına (Büyük Vezire-Başbakana) müracaat ederek, Osmanlı Devleti­nin himayesinde yönetim merkezi Tiflis şehri olmak üzere Karapapak Hanlığı adıyla yarı müs­takil bir hanlık olarak tanınmağı­mız hakkında her girişimin yapılmasını arz ederiz” [16].        1918 yılı Kasım ayında Kars İslam Şurası kuruldukta bu şura başkanlı­ğına Borçalı'nın Bolus yöresi sakini Kepe­nekçi Emin Ağa seçilmiştir. 1919 yılı Ocak ayı baş­larında Türk İs­lam Şurası tarafın­dan düzenlenen Ardahan Kongresi'nde ve aynı ayın orta­la­rında Kars'ta düzenlenen kongrede Borçalı'nın geleceğiyle ilgili konuya da değinilmiş­tir.       Merkez yönetimi Kars'ta bulunan Gü­ney-Batı Kafkas Türk Cumhuriyeti (Cenub-i Garb-i Kafkas Hükümeti Muvakkata-i Milliyesi) bünyesinde Borçalı yöresini içine alan Karapapak Cumhuriyeti de ilan edilmiştir (16]. 1918–1919 yılları arasında Borçalı kazasının parçalanmasıyla sonuçlanan Ermeni-Gürcü muharebesi süresi boyunca Ermeniler, Borçalı köylerinde katliam ve yağmacılık hareketlerinde sınır tanımamışlar­dır. 1920 yılının Eylül ayında Türk ordusu Gümrü ve Kara­kilise'yi ele geçirerek ilerlemiş, Borçalı ve Loru yörelerine dayan­mış­tır [16]. Bu gerili ve huzursuz yıllarda Gürcistan'dan bir kaç Türk köyünün ahalisi yerlerini bırakarak, Kars yörelerine sığınmıştır.       1920–1924 ve 1929–1930 yılları arasında Gürcistan'dan yine bir dizi Türk göçü ger­çekleşmiştir. Özel­likle, 1921 Gümrü ve Kars anlaşmala­rıyla karar verilen nüfus değişikliği neticesinde, Aran-Arıklı, Kepe­nekçi, Ağalık, Fahralı, Darvaz, Oruzman, Yırğançak, Bezekli, Gamerli, Keşeli, İlmezli, Garayazı, Loru, Garaçöp ve Ahıska'nın Lebis, Hosbiye, Göyye köylerinden 45 bin Gürcistan Türkü Türkiye'ye geldi. Bu suretle, Gazah, Borçalı ve Ahıska'dan göç ederek gelenler “Gürcistan Tereke­meleri” olarak adlandırıldılar.       1929'da Borçalı Yöresi idari olarak ilçelere (rayonlara) bölünerek, köy­lüle­rin ellerindeki topraklara el konulup “kolhoz”lara (kolek­tif tarım çiftlikleri) dönüştürülünce, Sovyet hükümetine karşı, Sarvan, Görarhı, Gızılhacılı, Gaçağan, Sadaklı, Arıklı, Fahralı köylerinin ahalisi isyan etmiştir. Bu durum üzerine Sovyet ordusu “Temiz­lik Operasyonu” adıyla isyanı bastırmak için harekât düzenlemiş, yakalanan çok sayıda Türk kurşuna dizilmiştir. Kurtulmayı başaranlar ise çareyi Türkiye'ye kaç­makta bulmuşlardır.  5. NAZIMA DÖKÜLEN ÖZLEM       Bu göçler halkın belleğinde yer etmiş ve halk edebiyatına da yansımıştır. Bu yansıma gerek Borçalı'da kalanlar ve gerekse de yeni yurda (Türkiye'­ye) yerleşen soydaşların dilinde mani / bayatı gibi sözlü halk edebi ürün­lerinin oluşmasına, nağme-nağme süslenmesine neden olmuştur. Gürci­stan'ın çe­şitli köylerinde söz söyleyicilerinden derlene­rek yazıya akta­rılmış mani / bayatı örneklerinde [1; 13] Osmanlı Türki­ye'si, Borçalıların hayallerinde yaşayan, kimi­nin yârini, kiminin kardeşini, kiminin babasını, dede­sini koynunda barındıran ata yurt gibi yansıtılmaktadır.       Borçalı folklorunun etnik kökene, tarihi ve coğrafi olgulara ışık tutan bu ilginç ürünlerinden birkaçına örnek vermek gerekirse:                  Yola çıktı yüz atlı,                  Ne durursun süz atlı,                  Babam, dedem odurna,                  Garapapag, boz atlı.               (Not: odurna - odur ha anlamında).        Örnek manilerin yanı sıra, Türkiye'ye duyulan özlemi yansıtan maniler de yaygındır:                  ….. gars, ayaz,                  Ayaza yaz, garsa yaz,                  Tanrım, menim bahtımı                  Osmanlı'ya, Kars'a yaz.               (Notlar: 1. Gars - ılık soğuk; 2. menim - benim; 3. bahtımı - talihimi).                   ….. her arzuma,                  Yol geder Erzurum'a,                  Arkamda Türk dayansa,                  Dözerem her zuluma.               (Notlar: 1. Dözerem - dayanırım; 2. Zulum - zülüm).                  Ezizim yar kamışa,                  Yol gedir Sarkamışa,                  Yüz bende neyleyecek                  Bir Allah garğamışa.                  Geçti beyaz, ayaz da,                  Yetişti tut, gilas da,                  Can kuşum Borçalı'da,                  Hayal kuşum Sivas’ta.               (Not: Gilas - kiraz).       Bu manilerdeki “Tanrım, menim bahtımı Osmanlı'ya, Kars'a yaz”, “Arkamda Türk dayansa, Dözerem her zuluma”, “Can kuşum Borçalı'da, Ha­yal kuşum Sivas'ta” dizeleri özellikle duygu yüklü­dür. Borçalılar için Türk'ün ve Türkiye'nin gü­venç ve övünç yeri olduğu­nun şiirsel ispatıdır.       19. yüzyılda Borçalı'nın Fahralı köyünde yaşamış kadın şair Güller Peri'nin şiir mirası, özellikle de onun tarafından dile getirilen “İsmail ve Kızyeter” hikâyesi (destanı) Borçalı yöresiyle Osmanlı ülkesi arasındaki hasretin, intizarın, özle­min şiirsel sahnesi olarak etkilidir. Bu şiirli-hikâ­yeli anlatımda, Borçalı'da bulunan bir kız Kars'taki erkek kardeşine duy­duğu özlemi ve yürek acısını şöyle dile getirmektedir:            Kars'a sarı bakıp-bakıp ağlaram,            Vurulup köksüme yaralar, gardaş.            Sinem üstün çalın-çapraz dağlaram,            Dolanır kalbimde haralar, gardaş.        (Notlar: 1. Sarı - taraf, yönelik; 2. Ağlaram - ağlarım; 3. Köks - göğüs; 4. Gardaş - kardeş; 5. Dağlaram - dağlarım; 6. Haralar - nereler).       Borçalı sözlü edebi ürünlerinde – bayatı/manilerinde, halk hikayelerinde Türkiye'­nin böylece anılması, yansıtıl­ması olgusunu Borçalı'yla Türkiye'­nin gönülce ya­kınlığının ifadesi olarak değerlendiri­riz.  6. ETNİK-GENETİK AKRABALIK       Türkiye'ye göç eden Borçalılar halen bile kendilerine has ezeli söz da­ğarcığını korumakta, yaşatmaktadırlar. Kars Ka­rapapak ağzıyla [5] Bor­çalı lehçesinin [8] karşılaştırılması, Borçalı-Ahıska-Kars aşıklık ortamı­nın varoluşu [14], özellikle de, Borçalı kökenli ünlü Türk ozanı Aşık Şenlik'in şiir mirasının [3] incelenmesi önemli olgular ortaya koyar.       Bugün Türkiye'de bulunan Kafkas Karapapakları esasen Kuzey-Doğu Anadolu'da, çoğul­lukla da Kars, Ardahan illerinde yaklaşık 150 köyde meskundurlar [2]. Türki­ye'de Karapapak coğrafyası [4; 5; 20] Kars ilinin Merkez, Arpaçay, Akyaka, Selim, Susuz, Sarıkamış ilçe­lerini, Ardahan ilinin Çıldır, Göle, Iğdır ilinin Merkez, Aralık, Ağrı ilinin Merkez, Taşlı­çay ilçelerini, Sivas ilinin Ulaş, Kangal ilçelerini, Amasya ilinin Suluova ilçesini, Tokat ilinin Merkez, Zile ilçelerini vb. bölgeleri kapsamakta­dır.       Karapapakların ata yurdu Borçalı'ya simgesel olarak “Sazın Beşiği”, “Aşıklar Yurdu”, “Gayret oylağı” tanımları yakıştırılır. Günümüz Gür­cistan'ında Türklerin genel toplamı 500 bin civarındadır. Gürcistan Türkleri nüfus sayısı bakımından Gürcistan'da Gürcülerden sonra ikinci kalabalık nüfus oranına sahiptir. Burada Tüklerin yoğunlukla yerleştikleri yöre Borçalı'dır. Gürcistan resmi belgelerinde Aşağı-Kartli diyarı da denir. Türkler çoğunlukla Marneuli–Sarvan (100 bin kişi), Gar­daban–Garayazı (50 bin), Bolnis–Bolus (50 bin), D­manis–Başkeçit (20 bin), Sagareco–Garaçöp (20 bin) ilçelerinde meskundurlar. Tiflis, Rustav şehilerinde ve Zalga–Barmaksız, Tetrisharo–Ağbulak, Lagodeh, Telav, Meshet ve Kaspi ilçelerinde de belirli sayıda Türk yaşamaktadır. Burada Sadaklı (10 bin nüfus), Telav-Garacalar (9 bin), Gızılhacılı (8 bin), Fahralı (7 bin), Bolus-Ke­pe­nekçi (7 bin), Lembeli (7 bin) vb. gibi Türklerin meskun olduğu büyük kendler (köyler) bulunmaktadır [15]. Ø. SONUÇ       Gürcistan'dan Türkiye'ye Türklerin göçlerinin nedeni buydu ki, ağır du­rumlarda kalan Borçalılar için en güvenli yer Türkiye ol­muştu. Onlar burada sığınacak bulmakla öz vatan ko­kusunu his etmiş­lerdi.       Karapapaklar denilen Türk topluluğu günümüzde edebiyat, sanat, gelenek ve görenekleriyle öz vatan­ları Borçalı ile Türkiye'deki yeni vatanları ara­sında bir köprü görevi görmektedirler. Bu köprü, dünden bugüne, bugün­den de yarına uzanan ve Türkler arasında dil ve kültürel açıdan etkileşimi sağlayan, yabancılaşmayı önleyen sağlam bir köprüdür.   KAYNAKLAR / NOTLAR 1) Azerbaycan Folkloru Antolojisi, Borçalı Folkloru, Bakı 2010 2) CAFEROĞLU, A. “Karapapaklar”, Türk Ansiklopedisi, C. 21, Ankara 1971, s. 309 3) ÇILDIRLI ÂŞIK ŞENLİK DİVANI, Hazırlayanlar A. Berat ALPTEKİN, M. Nizameddin COŞ­KUN, Çıldır Belediyesi yay., Ankara 2006 4) DÜNDAR, Selahettin - ÇETİNKAYA, Haydar. Terekemeler (Karapapak Türkleri), Araştırma–İnceleme, 3. baskı, Dündar yay., Ankara 2004, ss. 1, 27–30, 37, 84, 92, 149 5) ERCİLASUN, Ahmet B. Kars İli Ağızları, Gazi Üniv. yay., Ankara 1983, ss. 41–46 6) GARAPAPAKLAR, Dergi, Sayı 2, Tiflis 2005, ss. 7, 8, 20 7) HACILAR, Valeh. Borçalı Mehralı Bey Tarihi Hakikatlerde, Tiflis 2001 8) KAMALOĞLU, Mahmud. Garapapaglar Lehçesinin Sözlüğü, Nurlan yay., Bakı 2006 9) KAYA, Doğan. “Bir Destan Kahramanı Mihrali Bey”, Halk Kültürü Dergisi, Sayı 4, 198410) KIRZIOĞLU M. Fahrettin. Karapapaklar - Borçalı–Kazak Uruğunun Kür-Araz Boylarındaki 1800 Yılı­na Bir Bakış, Erzurum 197211) KIRZIOĞLU, M. Fahrettin. Yukarı-Kür ve Çoruk Boylarında Kıpçaklar (Ahıska/Çıldır Eyaleti Tari­hinden), Türk Tarih Kurumu yay., Ankara 1992, s. 3312) MEMMEDLİ, Şureddin. Alın Yazımız - Gürcistan Türkleri: Tarih, Kül­tür. Samşoblo yay., Tiflis 1996, ss. 8, 16, 27, 29, 37, 40, 48, 62, 63, 6813) MEMMEDLİ, Şureddin. Borçalı Edebi Muhiti. Ėlm yay., Bakı 200014) MEMMEDLİ, Şureddin. Borçalı-Ahıska-Kars Ortak Edebi Ariyalı, Kolori yay., Tiflis 200415) MEMMEDLİ, Şureddin. Gürcistan Azerbaycanlıları - İstatistik-Ansiklo­pedik Bilgiler, Kolori yay., Tiflis 2006, ss. 88–9216) MEMMEDLİ, Şureddin. Paralanmış Borçalı veya 1918 yılı Ermenis­tan–Gürcistan Muharebe­si­nin Acı Neticesi, Azerneşr yay., Bakı 1991, ss. 16–17, 22–3617) NAİMA, Mustafa Efendi. Naima Tarihi, Bahar Matbaası, İstanbul 196718) ორბელიანი პაპუნა. ამბავნი ქართლისანი = ORBELİANİ, Papuna. Kartli Olayları, Metsniereba yay., Tiflis 1981, s. 42 /Gürcüce/.19) ﻕﺎﭘﺎﭘﺍﺭﺎﻗ ﻞﻳﺍ . ﯼﻮﺿﺭ = RZEVİ Mehdi. Karapapak Ėli, Tahran 1370=1951, s. 151 /Farsça/20) VALĖHOĞLU, Fahri. Karapapaklar ve Onların XIX. Asır Harp Tarihi, Seda yay., Bakı 2005, ss. 28, 60, 68–8021) Военный Сборник = Askeri Mecmua, C. 28, S.-Piterburg 1863, s. 18222) Район Тифлисско-Карсско-Эриванской железной дороги в эконо­мическом, коммерческом отношениях = Tiflis-Kars-Revan Demir­yolu Bölgesi Ekonomi, Ticari Açısından, Тифлис 189723) Сборникъ Материаловъ для Описания Местностей и Племенъ Кав­каза. (SMOMPK) = Kaf­kas Yer­leri ve Taifelerinin Tasviri için Mater­yaller Mecmuası. 3. bırakılış, 1883, ss. 341, 345, 35024) www.borchali.ws/borcalihakkinda/ - 02.04.200825) www.borchali.net/index.php?s=qarapapaklar_ve_terekemeler. - 02.04.2008.26) www.karapapak.com/turkce/hakkımızda.aspx. - 02.04.200827) www.turksoylaipekyolu.com/tr/SeyfullahTurksoy.1308.html - 02.04.200828) www.terekeme-karapapak.azbuz.com/index.jsp/ - 02.04.2008 <>
ATAMIZ

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam139
Toplam Ziyaret410767
Hava Durumu
AVRASYA TÜRK DERNEKLERİ FEDERASYONU
TEREKEME KARAPAPAK TÜRKLERİ KÜLTÜR VE SANAT DERNEĞİ
FACEBOOK